Ömür Tek Kişilik Serüven
- izailedanismanlik
- Jan 13, 2015
- 1 min read

Biraz düşünecek olursak hayatta insanların tek başına doğdukları, tek başına yaşadıkları ve tek başına öldükleri gerçeği ile yüzleşebiliriz. Evet bu bir realite; insanlar yalnız doğar, yalnız yaşar ve yalnız ölürler. Hayatı bir elbiseye gibi düşünelim; herkesin hayatı da kendi bedenine göredir. Her 38 beden elbise, her 38 bedenli kadına uymaz. Ya kolu kısa gelir, ya beli dar gelir, ya boyu, ya omzu istenen gibi olmayabilir. Aynı bunun gibi kimsenin hayat elbisesi de asla bir başkasınınkine benzemez. O yüzden biz danışmanlar, herkes kendi hayatının patronudur ve onu en iyi kendisi şekillendirir düşüncesini prensip edinmişizdir.
'Peki hayatımızdaki diğer insanlar ne öyleyse?' dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. İsimleri anne, baba, kardeş, arkadaş, dost vs. olsa da, hepimizin yaşamında vazgeçemeyeceği bazı bireyler vardır. 'Bunlar ne anlam taşır o zaman?' diyeceksiniz.

Bence hepsi hayatın aksesuarlarıdır. Aksesuar deyince o insanları hafife aldığımız kanısına kapılmayın. Nasıl ki elbiseleriniz aksesuarlarıyla daha şık oluyor, göze daha hoş geliyor ve kalitesi, görüntü kalitenizi yükseltiyorsa; yalnızlığımız dışındaki kişiler de hayat aksesuarları olarak hayatımızı kolaylaştırır, güzelleştirir ve hayat kalitemizi artırır. Hepsi bu kadar. Aslında bizler etrafımıza fazla anlamlar yükler, hem onları hem de kendimizi pek çok yükün altına sokarız. Sonra da bu değerli kişileri bir gün gelir yük ya da terkedilmesi gereken kişiler olarak görürüz. 'İnsan yalnız doğar, yalnız yaşar ve yalnız ölür' ilkesini göz önünde bulundurursak, hayat daha kolay yaşanacak ve gerçek ederi olan herkes yük hissedilmeden hayatımızın en önemli noktalarında varolacaklardır.
Servet Baysal