Kıskançlık ve Haset
- izailedanismanlik
- Dec 10, 2014
- 1 min read
Haset, sahip olamadıklarımızı başka insanlarda gördüğümüzde, onlara ihtirasla sahip olma arzusu hissetmektir. ”Diğer insanlarda olanlar neden bende yok” düşüncesi HASET duygusunu oluşturur. Bu tür düşüncelerde kendimizde daha önceden varolan eziklik, küçük düşmüşlük duygularını harekete geçirerek karşımızdaki insana nefret ve öfke duymamıza sebep olur.
Hissettiğimiz öfke ve nefreti rahatlatmak için yapılabilecek davranışlara bakacak olursak şunları yapmakta olduğumuzu görebiliriz: Karşıdakine zarar verebilecek türden, onu toplumda küçük düşürecek davranışlar, belki asılsız dedikodular üretip onun toplumdaki yerini sarsmak, hatta toplumda dışlanmasına zemin hazırlayacak yalanlar üretmek, bulunduğu sosyal veya mesleki statüsünü zora sokacak davranışlarda bulunmak sayılabilir.
Aslında haset duygusu hisseden bir insan en büyük kötülüğü kendisine yapmaktadır.Her an devamlı haset duyduğu insanla kendisini mukayese etmekte, sürekli onu düşünmekten kendini alamamakta, o kişiyi olumsuz durumlara düşürmek için sürekli bir çaba içinde olacağından yaşam enerjisini tüketmektedir. Neden böyle yaptığını sorgularsak haset duyduğu insanın karşısında kendisini ancak bunları yaparak iyi hissedecektir.
Kıskançlık ise varolanımızı kaybetme korkusudur. Hayatımızda varolan özel arkadaşlarımızı, dostlarımızı, işteki pozisyonumuzu, başarılarımızı (yani hayatta önem verdiğimiz her şey sayılabilir) çevremizde beliren üçüncü bir şahıs nedeniyle kaybetme kaygısıdır. Bu kaygı kıskançlık duygusu olarak hayatımıza yansır. Hasete benzer duygular hisssettirse de kıskançlık üçlü ilişkilerde haset ikili ilişikilerde karşımıza çıkar.
Haset ve kıskançlık duyguları kişiler arasında rekabet duygularını ortaya çıkarır. Rekabet, şiddetli mücadele isteğidir. Çok yüksek enerji tüketmemize neden olur. Aslında tüm bu duyguları yaşamak ve bunlarla başedebilmek için harcanan enerji, sağlıklı düşünülebildiği zaman hayatın olumlu alanlarına aktarılabildiğinde insanın yaşam kalitesini yükseltecek kadar fazladır. Unutulmamalıdır ki rekabette bir taraf mutlaka kaybeden olacaktır. Bunun kim olacaği ise ancak bu kadar tükenmişlikten sonra belli olacaktır, belki de kaybeden biz olacağızdır kim bilebilir ki.