İlk İlişkiler ve Çocuğun Sosyal ve Kişilik Gelişimine Etkileri
- izailedanismanlik
- Nov 17, 2014
- 3 min read
Temel Güven Duygusu
Çocuk bakıcısı ile olan ilişkisi üzerinden dış dünyayla ilgili bir temel güven duygusu geliştirir. Başka bir deyişle en yakını olan bakıcısına güvenmeyi öğrenir. Kişi zor durumlarda başkalarının ona art niyetsiz biçimde yardım edebileceklerine, yanında olabileceklerine dair bir inanç yani güven duygusu geliştirir. Bu temel güven duygusudur. Eğer bakıcı bakım verirken tutarsız ise ya da çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamıyorsa çocuk dünyayı güvenilmez kişilerle dolu, tehlikeli bir yer olarak algılar ve temel güvensizlik duygusu geliştirir.

Koşulsuz Sevgi
Kişiye, kendisi olduğu için sevilmeyi hak ettiği, bir birey olarak tercihleri, düşünceleri ne olursa olsun, sadece kendisi olduğu için sevilmeye değer olduğu mesajını veren; sevgiyi koşullara bağlamayan yaklaşım. Bu yaklaşıma sahip bir ortamda büyüyen ve sosyalleşen kişi kendisi olmakta ve kendisini gerçekleştirecek adımları özgüvenle atmakta çekince duymaz.
İçsel Nesne Tasarımları
Bakım veren kişi ile olan ilişkisi çocuğun dünya hakkında fikir sahibi olduğu ilk ilişkidir. İçsel nesne tasarımları bakıcıları ile olan etkileşimi sonucu bireyin iç dünyasında oluşturduğu kendisiyle, çevresiyle ve ilişkileriyle ilgili temsillerdir. Kişi bu temsilleri yaşamında karşılaştığı olayları yorumlarken ve insan ilişkileri üzerine beklentilerini oluştururken kullanır. Tutarlı ve sürekli bir bakım sağlayan, çocuğun ihtiyaçlarına duyarlılıkla cevap veren bir bakıcı çocuğun nesne tasarımlarında ‘insanlar güvenilirdir’ şeklinde bir sonuca varmasına yol açarken, kendilik tasarımını oluştururken de ‘ben sevilebilir biriyim’ algısı oluşturur. Çocuğun ihtiyaçlarına duyarsız, tutarsız bir tavırda cevap veren bakıcı ise çocukta güven ve emniyet duygularında yoksunluğa sebebiyet verdiği için çocuğun nesne tasarımları ‘insanlar güvenilemezdir’ şeklinde oluşurken, kendilik algısının ‘ben değersiz ve sevilemeyen biriyim’ şeklinde oluşmasına sebep olacaktır.

Özdeşim Kurma
Çocuğun büyürken çevresinde bulunan kişileri; anne-babası veya bakıcısını örnekleyerek, onların dış dünya ve kendisi ile olan ilişkilerini gözlemleyerek onları taklit eder, başka bir deyişle modeller. Bu süreç çocuğun sosyalleşme ve uygun davranış biçimlerini geliştirme sürecidir. Burada çocuğun özdeşim kuracağı modellerin sağlıklı örnekler olup olmadığı büyük önem taşımaktadır.
Bağlanma ve Bağlanma Modelleri
Bağlanma çocuk ile bakıcı arasında gelişen ilk temel ilişkide, özellikle stress ve ayrılma durumlarında belirginleşen, tutarlılığı ve sürekliliği olan bir duygusal bağ olarak tanımlanabilir. Bağlanma sadece çocukluk döneminde önemli olmayıp yaşam boyu ilişki kurma şekillerimizde etkili olmaya devam eder. Bağlanmanın şekli daha sonraki gelişim aşamalarına da olumlu ya da olumsuz şekilde etki eder. Çünkü çocuk bu bağlanma deneyimleri sonucunda kendine ve dış dünyaya bir anlam verir. Bunları içselleştirerek, yeni ilişkilerine de geneller. Bağlanma çeşitleri Güvenli ve Güvensiz Bağlanma şeklinde ele alınır. Güvensiz bağlanma modelleri kendi içinde Kaygılı / İkircikli Bağlanma, Kaçıngan Bağlanma ve Dağınık (Disorganized/Disoriented) Bağlanma şeklinde ele alınır. Güvenli bağlanmanın gelişebilmesi için çocuğun tutarlı ve sürekli tepki veren, duyarlı ve ulaşılabilir bir bakımverene sahip olması gerekir. Kaygılı/ikircikli bağlanma örüntüsü olan çocuklar, çağırdıklarında annenin yanıt vereceğinden ya da yardımcı olacağından emin olmayan çocuklardır. Bu bakımverenler tepkilerinde tutarlı olmayan bakıcılardır. Kaçıngan bağlanması olan çocuklar ise bakıcının ihtiyaç duyduğunda yardımcı olacağına ilişkin hiç güveni olmayan çocuklardır. Burada bakıcı reddeden ve geri çeviren bir tavıra sahiptir. Dağınık bağlanma da ise bakımverenden korkma söz konusudur. Burada bakım veren aşırı ihmalkar, hatta istismarda bulunan bireylerdir.
Bağlanma ve Gelişim
Bir bireyin çocukluktaki bağlanma deneyimleri, sosyal ilişkilerdeki başarısını ve hayatın zorluklarına uyum sağlama becerisini belirlemektedir. Güvenli bağlanan çocuklar, ileriki yaşlarda entellektüel merak ve sosyal beceri geliştirler. Kendilerini gerçekleştirmek için özerk adımlar atarken ve bireysel tercihlerini ortaya koyarken kaygılanmazlar. Kendilerinin değerli ve sevilebilir hissederken, çevresinin de kabul edici bir tavırda olduğunu düşünür. Güvensiz bağlanan çocuklar ise ileride araştırıcı, keşfedici, özerk davranışlarda bulunmaya ilişkin kaygı taşırlar. Sık sık kaybetme ve terkedilme endişesi yaşayabilirler. Yakın ilişkilerde zarar görme korkusu geliştirebilir, duygusal bağ kurmakta zorlanabilirler. Az uyuma sahiptir ve kendi duygularını düzenlemede daha az beceriklidirler. Stresle başa çıkmaları gerektiğinde daha az dayanıklıdırlar.
Ebeveynler kendi nesne tasarımlarını çocuklarına aktarırlar. Bu nedenle de bağlanma şekli ve buna bağlı ilişki modelleri çoğu zaman nesilden nesile aktarılır. Ancak elbette bu nesne tasarımları yaşam içerisinde deneyimlenecek etkileşimlerle değişebilir. Güvenli bağlanma ileriki yaşlarda pozitif bir uyumu yüzde yüz garanti etmediği gibi güvensiz bağlanma deneyimleyen bireylerin yaşamları kesinlikle olumsuz şekillenecektir denemez.